Sosyal Medya

Güncel

CenevreÂ’de kim ne istiyor?

Kıbrıs müzakerelerinde ilk kez garantör ülkelerden de üst düzey katılımlı beşli konferans düzenleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Çipras, Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Anastasiadis ve KKTC lideri Akıncı’nın aynı masada olacağı konferansta tarafların tutumunu derledik.



11 Åžubat 2014’te ortak açıklama metninin kabul edilmesinden bu yana müzakere sürecinde beÅŸ baÅŸlıkta ilerleme saÄŸlandı. Ekonomi, Avrupa BirliÄŸi, mülkiyet konularında bazı pürüzler var. Toprak ve güç paylaşımı konusundaki ayrılıklar daha derin. Güvenlik-garantiler baÅŸlığının ise son aÅŸamada üç garantör ülkenin de katılımıyla görüşülmesine karar verilmiÅŸti. Cenevre’de bu amaçla 12 Ocak’ta Ä°ngiltere, Türkiye ve Yunanistan’dan üst düey katılımla beÅŸli konferans düzenleniyor. Güvenlik-garanti baÅŸlığı liderlerin katılımıyla görüşülürken bir yandan da Kıbrıslı Türk ve Rum müzakere heyetleri de toprak ve güç paylaşımı konularındaki farklılıkları gidermeye çalışacak.

BirleÅŸmiÅŸ Milletler’in aracılık ettiÄŸi konferansta Avrupa BirliÄŸi’nden yetkililerin de AB hukuku konusunda danışılmak üzere Cenevre’de olması planlanıyor.

Garanti ve güvenlik konusunda anlaÅŸmaya varılması halinde diÄŸer baÅŸlıklardaki yaklaşık 80 maddelik pürüzlerde de uzlaÅŸma saÄŸlanması ve referandum tarihinin belirlenmesi, Cenevre Konferansı’nın nihai hedefi.

En kritik konu güvenlik ve garantiler

1960’da sadece üç yıl sürdürülebilen Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduÄŸunda, Türkiye, Yunanistan ve Ä°ngiltere’nin garantör devletler olmasına karar verilmiÅŸti. Bu ülkelerle ittifak anlaÅŸması da yapılarak Ada’da dış tehditlere karşı asker bulundurmalarının da önü açılmıştı.

Müzakere sürecinde Rum tarafı, Türkiye’nin garantörlüğünün tamamen kaldırılmasını, Avrupa BirliÄŸi üyesi bir ülke olarak Kıbrıs’ın böyle bir garantörlüğe ihtiyacı olmadığını söyleyerek talep ediyor. Referanduma götürülecek metinde bunun tarihinin konulmasında da ısrarcı. Yani metinde ‘5 ya da 10 yıl sonra garantörlük kaldırılacak ve Ada’daki yabancı askerler çekilecek’ maddesinin yer almasını istiyor.

Bu görüşü AB de destekliyor. Al Jazeera’ye konuÅŸan AB yetkilisi bir Avrupa BirliÄŸi ülkesinde böyle bir garantörlüğe ihtiyaç duyulmadığını, iki toplumun da kendisini güvende hissedeceÄŸi bir formülün AB’nin de desteÄŸiyle bulunabileceÄŸini söyledi.

Ancak 1963-1974 arası yaÅŸanan çatışmalar ve katliamlar sonrası Kıbrıslı Türk toplumu için bu bir seçenek deÄŸil. Bu sebeple müzakereler sırasında karar varılacak metinde de yer alması söz konusu olmayacak. Kıbrıslı Türk yetkililer bu durumu anlatırken “Garanti ve güvenlik konusunda Rum tarafıyla gece ile gündüz farklıyız” ifadelerini kullanıyor.

Türk tarafından ’15 yıl deneme’ önerisi

KKTC, garantörlük konusunda uzlaÅŸmaz bir tavır sergilemek istemediÄŸi için farklı bir öneri getirdi: Garantör devletler varlığını sürdürsün, Kıbrıs Federe Devleti’nde iki toplum da kendini tehdit altında hissetmeden sorunsuz bir ÅŸekilde 15 yıl geçirebilirse, 2032’de garantörlük konusu tekrar masaya yatırılsın. Ä°ki toplum için de kabul edilebilir görülürse ve garantör devletlere ihtiyaç olmadığına karar verilirse bu kavram ortadan kaldırılsın. Ancak birlikte yaÅŸayıp görmeden, ÅŸimdiden kaldırılması için bir tarih konulmasın.

Garantörlüğün BirleÅŸmiÅŸ Milletler’e bırakılması da gündeme geldi. Ancak Kıbrıslı Türkler, Srebrenica katliamı ve günümüzde hâlâ devam eden Halep olaylarını örnek gösteriyor ve böyle bir madde önlerine konulursa ‘hayır’ diyeceklerini dile getiriyor. Bu konu 12 Ocak’ta ErdoÄŸan ve Çipras’ın da oturacağı masadaki en kritik konu olacak.

Masadaki teknik ayrıntılar dışında, süreci etkileyen dış etkenler de Cenevre’de önemli olacak. Bunların başında da ABD ve Rusya geliyor.

Rusya da Cenevre’de olmak istiyor

Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi’yle iliÅŸkileri iyi olan, DoÄŸu Akdeniz’de büyük ölçüde kontrolü bulunan Rusya, yıllardır Rum Yönetimi’ni bazı milletvekilleri ve bakanlar üzerinden ekonomi ve diplomasi alanlarında etkisi altına almayı baÅŸarıyor.

Rusya bu sebeple Cenevre Konferansı’nda da BM Güvenlik Konseyi beÅŸ daimi ülkesinin de masada olması için baskı yaptı. Ancak KKTC, bugüne kadar sürece olumlu bir katkı yapmayan Rusya’nın masada olmasını istemediÄŸi için bunu kesin bir ÅŸekilde reddetti.

Kıbrıs sorunuyla ilgilenen Amerikalı bir diplomatın Al Jazeera’ye verdiÄŸi bilgiye göre, Washington da Ada’daki Rus etkisini yakından takip ediyor. ABD’nin gözlemci olarak masada olup olmayacağı ise henüz kesinlik kazanmadı.

Amerikalı yetkililer, bir yandan Rusya’nın etkisini takip ederken bir yandan da 2004’te sürece müdâhil göründüğü ve Kıbrıslılarda ‘süreci dış güçler yönlendiriyor’ algısı oluÅŸtuÄŸu görüşünde. Bu sebeple her ne kadar bu kez Kıbrıs’ta çözüme daha çok ihtiyaçları olsa da daha az müdâhil olmak için çabalıyorlar.

DoÄŸu Akdeniz’deki Rus etkisini azaltmak, çözüm sonrası bölgedeki üç müttefik ve istikrarlı ülke olarak Türkiye, Ä°srail ve Kıbrıs yakınlaÅŸmasının saÄŸlanması Washington’ın beklentisi.

ABD’nin beklentisi: Alternatif enerji yolları ve güvenlik iÅŸbirliÄŸi

ABD’nin çözüm beklentisi ve Rusya’nın olumsuz yaklaşımının arkasında iki sebep var. Biri; alternatif enerji yolları. Avrupa ülkelerinin doÄŸal gaz konusunda Rusya ve eski Sovyet ülkelerine bağımlılığı, Kıbrıs’ta çözümün saÄŸlanması Ä°srail gazının Kıbrıs üzerinden Avrupa’ya aktarılmasıyla ortadan kalkacak.

Bu yönde çalışmalar baÅŸladı bile. Güney Kıbrıs, Ä°srail ve Yunanistan’ın liderleri enerji iÅŸbirliÄŸi için son iki yıldır toplantılar yapıyor. ABD’li yetkiliye göre “DoÄŸu Akdeniz’de böylesi bir iÅŸbirliÄŸinde Türkiye’nin olmaması düşünülemez. Boru hatlarının geçeceÄŸi Kıbrıs’ta istikrar saÄŸlanmadan ve bu üç ülkeden de çok daha büyük bir ekonomiye sahip Türkiye’nin desteÄŸi olmadan, giriÅŸimlerin sonuçlanması imkansız.”

Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin etkisi masada görülecek mi?

Al Jazeera’ye konuÅŸan, son beÅŸ yıldır Kıbrıs’ı yakından takip eden bir AB yetkilisi ise en azından Cenevre Konferansı sırasında enerji hatlarının süreci çok fazla etkilemeyeceÄŸi görüşünde. Zira henüz bölgedeki hidro karbon miktarı, ne zaman çıkarılabileceÄŸi ve Avrupa için ne kadar kritik önemde olacağı bilinmiyor. Ayrıca Rusya doÄŸal gazına alternatif olacak ve rekabetçi ortamda çıkacak olan bir doÄŸal gazın fiyatı düşeceÄŸi için, gelirleri maliyeti karşılamaya yetmeyebilir.

AB yetkilisine göre masada Rus etkisini kırmayı hedefleyen büyük Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin deÄŸil, ekonomik kriz sırasında AB’den kopma noktasına gelen ve Rus etkisinin kaçınılmaz olduÄŸu Yunanistan’ın olması da bu etkiyi azaltacak.

AB-NATO güvenlik işbirliği için çözüm şart

Ä°kinci sebep de yeni güvenlik anlaÅŸmaları ihtimali. Avrupa BirliÄŸi içindeki yetersiz güvenlik mekanizmasının güçlendirilmesi için NATO’yla iÅŸbirliÄŸi yapılması zaman zaman gündeme geliyor. Ancak AB içinde, NATO üyesi olan Türkiye’nin tanımadığı bir devletin varlığı, bu iÅŸbirliÄŸinin yapılamamasının en önemli sebebi. ABD’li yetkiliye göre AB ve NATO üye devletlerinin arasındaki bu sorun ortadan kalktığında, Rusya’nın bölgedeki gücünü kırabilecek bir iÅŸbirliÄŸi de mümkün olacak.

Mülkiyet ve toprak konularında gelinen nokta

1974 sonrası Güney’den ayrılan Türkler ve Kuzey’den ayrılan Rumların bıraktıkları ev ve topraklar için ortak bir heyet kurulmasına karar verildi. Bu heyette iki taraftan eÅŸit sayıda uzman görev yapacak. BaÅŸvuranların yerleÅŸtiÄŸi yerler ve terk ettikleri mülkleri üzerinden ortak heyet üç seçenekten birine karar verecek: Ä°ade, takas ya da tazminat.

Bu üç seçeneÄŸin teknik detaylarıyla ilgili görüş farklılıkları, 12 Ocak’a kadar ara bölgede yapılan görüşmelerde mümkün olduÄŸunca azaltmaya çalışılıyor.

Toprak baÅŸlığında ise yüzdeler konusunda henüz uzlaÅŸmaya varılmadı. KKTC Ada’nın yaklaşık yüzde 35’ini kontrol ediyor. AnlaÅŸma saÄŸlanırsa Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin topraklarının yüzde 29,2’ye kadar inebileceÄŸi masada müzakere heyeti tarafından dile getirildi. Ancak Rum heyet yüzde 28,2 oranında ısrarcı.

Kasım ayı başında Mont Pelerin’de liderler öncülüğünde bir araya gelen müzakere heyetleri torpak konusunda uzlaÅŸma saÄŸlayamadı. Bu sebeple Cenevre’ye gidene kadar iki tarafın da kendi haritasını oluÅŸturmasına, BeÅŸli Konferans’ta bu haritalar üzerinden toprak baÅŸlığının yeniden müzakere edilmesine karar verildi.

Annan Planı’nda Rum Yönetimi’ne devredilmesi konusunda anlaşılan Güzelyurt ve Kapalı MaraÅŸ bölgesiyle ilgili sorularımıza Kıbrıslı Türk yetkililer, Kenan Evren’in sözlerini hatırlatarak yanıt veriyor: Kıbrıs'a çıkan kuvvetler, bir direniÅŸle karşılaÅŸmayınca planlanan hattan daha ileri gittiler. Daha sonra da o günkü hükümette durum görüşüldü ve neticede fazla toprak parçasının müzakerelerde taviz olarak verilebileceÄŸi düşüncesi benimsendi.

Türkiye’den KKTC’ye su götürme projesinde suyun depolandığı yer de Güzelyurt sınırları içinde. Bu suyun da iki tarafın ekonomik bağını güçlendirmeye ve bu ÅŸekilde iliÅŸkileri geliÅŸtirmeye katkıda bulunması bekleniyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.